7 Eylül 2013 Cumartesi

2080 İstanbul Yaz Olimpiyatları

Malumunuz son günlerdeki en önemli konu 2020 Olimpiyat Oyunları’nı hangi şehrin alacağı. Olimpiyat Oyunları'na ev sahipliği yapmak için, Uluslararası Olimpiyat Komitesi'ne (IOC) 5 kez başvuruda bulunan İstanbul, 3. kez "resmi aday" statüsü kazandı. İstanbul’un bu yılki rakipleri Madrid ve Tokyo. 2020 Yaz Olimpiyat Oyunları'nın yapılacağı ve 3 aday kentten birinin belirleneceği oylama 7 Eylül'de Arjantin'in başkenti Buenos Aires'te yapılacak. Türkiye saati ile 21.00’de ilk tur oylaması gerçekleşecek. Oylamada ilk sunumu İstanbul yapacak, onu Tokyo ve Madrid takip edecek.
İlk tur oylamada en az oyu alan şehir elenecek ve 2 şehir finale kalacak. Finale kalan iki şehir Türkiye saati ile 23.00’te 2020 Yaz Olimpiyatları için yarışacak.

Yani ben bu satırları yazdığım sırada henüz hangi şehrin 2020 Olimpiyatlarını düzenleyeceği belli değildi. Ben ülkesine aşk derecesinde bağlı, bir Türk olduğu için zaman zaman en sert eleştirileri yapmasına rağmen gurur duyan ve bunu birçok mecliste açık yüreklilikle dile getiren bir insanım. Ama ülkeme olan sevdam hiçbir zaman gerçekleri göz ardı ve hasıraltı etmeme, polyannacılık yapıp dünyaya at gözlükleriyle bakmama sebep olmadı. Ayı sevdiği postu yerden yere vurur hesabı gerektiğinde yapıcı olmasına önem gösterdiğim eleştirileri yapmaktan da geri durmadım. Olimpiyat konusundaki hislerimi de yine bu paralelde paylaşmak hasebiyle bu satırları kaleme alıyorum.

Yukarıda da belirttiğim üzere İstanbul 2020 Olimpiyatları için son 3’e Tokyo ve Madridle birlikte kaldı. Peki İstanbul’un bu Olimpiyatları düzenlemesi ne anlama geliyor?

İstanbul’un Olimpiyatları alması demek Olimpiyatları %80’i Eskrim ve Kano’nun kelime anlamını bilmeyen insanların oluşturduğu bir ülkenin şehrine olimpiyat vermek demektir, daha merdivenlerin renkli olmasının getirdiği farklılık ortamını kanıksayamayan bir belediyeciliğin bulunduğu bir şehre olimpiyatı vermek demektir. İstanbul’un yani dolayısıyla Türkiye’nin Olimpiyatları alması Rallicilerin polis tarafından çevreye gürültü verdikleri gerekçesiyle durdurulup ehliyet ruhsat sorulduğu bir ülkeye olimpiyat vermek demektir, kendi ülkesinde düzenlenen Akdeniz Oyunlarında Türk bayrağını faşist ve ırkçı bir güreşçiye taşıtan, yine aynı organizasyonda doping skandallarının patlak verdiği bir ülkeye Olimpiyatları emanet etmek demektir. İstanbul’un Olimpiyatları alması halinde tarihinde Derya Büyükuncu gibi mabadının kılı kadayıf olmuş biri dışında Olimpiyat seviyesinde yüzücü çıkaramamış bir ülkenin şehri olimpiyatları düzenleyecek. Özgürlüklerin olmadığı, dünyada en fazla gazetecinin hapiste olduğu, rüşvet ve hırsızlıkta Avrupa birincisi olan, Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere devleti yönetenlerin hakkında bulunan suç dosyaları nedeniyle dünya birincisi olan, 11 tane hayvanın 14 yaşındaki kıza tecavüz ettiği, üniversitelere alınan öğretim üyelerinin bile gazete ilanlarıyla aleni bir şekilde alındığı, teröristin tanık genelkurmay başkanının terör örgütü kurmaktan sanık olduğu, daha Gezi olaylarında gerek dövülerek, gerek kurşunla vurularak öldürülen körpecik evlatlarının katillerini bulamayan, bulduklarını da nefs-i müdafa diye salı veren bir ülkenin şehrine Olimpiyatları vermek demektir. İstanbul’a Olimpiyatları vermek demek palalıları, ufacık çocuklara tecavüz edenleri serbest bırakan fakat daha suçu ne olduğu belli olmayanlara ömür boyu hapis cezası veren bir yargıya sahip ülkeye olimpiyatları vermek demektir.

İstanbul’a Olimpiyatları vermek demek; “Dekolte giyen kadınlar tecavüzü göze almalı, erkekleri tahrik ettikten sonra şikâyet edilmesi makul değil” diyen profesörü olan, “Tecavüze uğrayanlar dert etmesin doğursun, devlet bakar” diyen sağlık bakanı olan, düğünlerde eşinin dans etmesine izin veren erkeklerin “pezevenk” olduğunu söyleyen müftüsü olan, 75 yaşında kene’den rahmetli olan kadıncağızın cenaze namazını kıldırırken “fuhuş arttığı için bu tür belaların musallat olduğunu” anlatan imamı olan, şort giydiği için belediye otobüsünde voleybolcu kızın yumruklandığı, AKP’li belediyelere evlilik semineri verip, “kadın itaat etmeli, imam nikahlı çok eşlilik kadınlar için kurtuluştur, yasal olsun” diyenlerin olduğu, “Kocama bekar arkadaşımı tavsiye ettim, beğeniyorsan üstüme imam nikahıyla alabilirsin dedim” bile diyen mütedeyyin(!) aile danışmanının ikamet ettiği, terörü halletmek için Kürt kızlarını “kuma” almamızı öneren belediye başkanının nefes aldığı, kadın gazetecilere “bacak aranızın fotoğrafını çekip gazeteye bastırsam” diyen zatın milletin vekili olduğu, bahçesinde kızlı-erkekli oturulan Boğaziçi üniversitesine “yoldan çıkmamak için” gitmediğini izah eden bakanı olan, Tüsiad’ın kadın başkanına hitaben “onun gibi düşünenler iktidara gelirse porno sitelerini serbest bırakabilirler” diyen başbakan yardımcısı bulunan, “Kadın erkek eşit değildir, yaradılışa ters, kürtaj katliam, sezaryen cinayet, banklarda kızlı-erkekli oturmayı saygıyla karşılamam” diyen başbakanın hükümette olduğu bir ülkenin en büyük şehrine Olimpiyat vermek demektir.

İstanbul’a Olimpiyatları vermek demek gece 10’dan sonra alkol satışının yasak olduğu, havaalanından Sultanahmet’e gitmek isteyen turisti önce Edirne’ye götürüp sonra geri getiren taksicelerin olduğu, turistik bölgelerinde 4-5 yolcu boyunca taksimetresini kapamayan taksicilerin olduğu, dolmuş şöförlerinin Schumacher’e taş çıkardığı, adres soran turisti gel hacı 1 bira içelim bahanesiyle soktuğu barda 5 bin lira hesap getirilen, bir resim çeker misin diyen Japon turistin kamerasını alıp kaçan insanların yaşadığı şehre Olimpiyat vermek demektir.

Metro kavramından bir haber insanların yaşadığı, metroymuş gibi seyahat et pampa aracı olan Metrobüsler’in Winrarlara taş çıkardığı, yarıştığı şehirlere kıyasla metro hatları şu şekilde olan
Istanbul metro+tramvay http://goo.gl/CNH2Kw

bir şehre Olimpiyat vermek demektir. İstanbul’un Olimpiyatları alması büyük çoğunluğunun her turist kadına potansiyel orospu gözüyle baktığı, iyi la Olimpiyat olursa ortalık cıbır dolar muhabbetlerinin döndüğü şehre Olimpiyat vermek demektir.

İstanbul’un dolayısıyla Türkiye’nin olimpiyatları alması 0 sorun politikasıyla iktidara gelmiş ve 0 dostu olan bir dış politika başarısı gösteren bir iktidara sahip ülkenin olimpiyatları alması demektir. Suriyelilerin bizden aldığı destekle Suriyelileri vurduğu, buna çok üzülüp Suriyelilere yardım etmek adına Suriyelileri öldürmek için Amerika ve İsrail başta olmak üzere dış mihraklardan yardım isteyen iktidarın ülkesinde olimpiyatların düzenleneceği anlamına gelir 2020 İstanbul.

AVM ve kışla yaptırmayan, ağacına ve parkına sahip çıktığı için ezilen, çapulcu olarak nitelendirilen, dövülerek, kurşunlanarak öldürülen fakat buna karşı iktidarın pişkin pişkin ben Erdoğan'ın götünün kılıyım diyenlerle demokrasiye saygı mitinglerini yaptığı ülkenin, U20 futbol şampiyonasında tribünleri dahi dolduramadığını bile bile Olimpiyata aday olması ve biz çok özgürlükçüyüz, herkese bakın ne kadar da spora destek veriyoruz propagandası yapması belki bundan 30 sene önce internetin olmadığı, gazetelerin bile yan şehre bir gün sonra ulaştığı ortamlarda başarıya ulaşabilirdi. Lakin günümüzde insanların yediği yemekten, nişan yüzüğünü aldığı kuyumcuya kadar paylaştığı, herkesin herkes hakkında haberdar olduğu bir ortamda Olimpiyat Komitesi üyelerini aptal yerine koymak tabi yine bizim aklımıza gelirdi.

İşin ekonomisi ise olayın ayrı boyutu. 2004 Olimpiyatlarını yapan Atina’nın bir daha belini doğrultamamasını bizatihi gözlemlemiş olarak, Olimpiyatları olur da alırsak zenginleşecek birkaç patrona karşın (Gezi olayları bayraktarlarından Ali Koç’un bir anda ben de müslümanım ne olur Olimpiyatları alalım demesi tam da bu yüzden) Adana’daki, Afyon’daki, Muş’taki vatandaşın ek vergilerle belini bükecek olmasına kayıtsız kalmak mümkün değil.

Olimpiyatları olur da alırsak bunun salt AKP başarısı ve çalışması olduğu, başarısızlık durumunda sorumlu olarak gösterilecek CEHAPE ve olimpiyatları bir türlü müslümanlara vermeyen IOC’ye eyyyyy IOC biz Olimpiyat düzenlemeyi de iyi bilirizcilerce yapılacak hamaset soslu konuşma eminim bir çoğunuzun gözlerinin önüne gelmiştir.

Ben diyorum ki milyonlarca euro yatırdığımız ve elimize yüzümüze bulaştırdığımız Formula ortadayken, kendi evimizde düzenlediğimiz Akdeniz Oyunlarında sırf halterde 8 sporcu doping yapmışken, böyle büyük bir organizasyonu üstlenmekle zaten çok fazla olmayan uluslararası reklamımızı zedelemeyelim. Her şey dahil gibi saçma bir sistemle, İstanbul kebab şogüzel kalitesinde, büyük çocunluğunun sadece ucuz olduğu için ülkemizi tercih ettiği turistlerden de olmayalım. Lafın özü Dimyat’a pirince giderken eldeki bulgurdan olmayalım. Ha olur da ülke ve insanları değişir, refah seviyesi ve bilinç artar, insanların eğitim oranı yükselir, spora ve sporcuya bakış açısı değişir o zaman 2080’de neden olmasın. 2071’leri bu günlerden planlayan Ak gençler için olabilitesi yüksek bir hedef. Haydi 2080 İstanbul için hep bir ağızdan hülooooğğğğ.