İlk tur oylamada en az oyu alan şehir elenecek ve 2 şehir finale kalacak. Finale
kalan iki şehir Türkiye saati ile 23.00’te 2020
Yaz Olimpiyatları için yarışacak.
Yani ben bu satırları yazdığım sırada henüz hangi şehrin
2020 Olimpiyatlarını düzenleyeceği belli değildi. Ben ülkesine aşk derecesinde
bağlı, bir Türk olduğu için zaman zaman en sert eleştirileri yapmasına rağmen
gurur duyan ve bunu birçok mecliste açık yüreklilikle dile getiren bir insanım.
Ama ülkeme olan sevdam hiçbir zaman gerçekleri göz ardı ve hasıraltı etmeme,
polyannacılık yapıp dünyaya at gözlükleriyle bakmama sebep olmadı. Ayı sevdiği
postu yerden yere vurur hesabı gerektiğinde yapıcı olmasına önem gösterdiğim
eleştirileri yapmaktan da geri durmadım. Olimpiyat konusundaki hislerimi de
yine bu paralelde paylaşmak hasebiyle bu satırları kaleme alıyorum.
Yukarıda da belirttiğim üzere İstanbul 2020 Olimpiyatları
için son 3’e Tokyo ve Madridle
birlikte kaldı. Peki İstanbul’un bu
Olimpiyatları düzenlemesi ne anlama geliyor?
İstanbul’un Olimpiyatları alması demek Olimpiyatları %80’i Eskrim
ve Kano’nun kelime anlamını bilmeyen insanların oluşturduğu bir ülkenin şehrine
olimpiyat vermek demektir, daha merdivenlerin renkli olmasının getirdiği
farklılık ortamını kanıksayamayan bir belediyeciliğin bulunduğu bir şehre
olimpiyatı vermek demektir. İstanbul’un yani dolayısıyla Türkiye’nin
Olimpiyatları alması Rallicilerin polis tarafından çevreye gürültü verdikleri
gerekçesiyle durdurulup ehliyet ruhsat sorulduğu bir ülkeye olimpiyat vermek
demektir, kendi ülkesinde düzenlenen Akdeniz Oyunlarında Türk bayrağını faşist
ve ırkçı bir güreşçiye taşıtan, yine aynı organizasyonda doping skandallarının
patlak verdiği bir ülkeye Olimpiyatları emanet etmek demektir. İstanbul’un
Olimpiyatları alması halinde tarihinde Derya Büyükuncu gibi mabadının kılı kadayıf
olmuş biri dışında Olimpiyat seviyesinde yüzücü çıkaramamış bir ülkenin şehri
olimpiyatları düzenleyecek. Özgürlüklerin olmadığı, dünyada en fazla gazetecinin
hapiste olduğu, rüşvet ve hırsızlıkta Avrupa birincisi olan, Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere devleti yönetenlerin hakkında bulunan suç dosyaları nedeniyle dünya
birincisi olan, 11 tane hayvanın 14 yaşındaki kıza tecavüz ettiği,
üniversitelere alınan öğretim üyelerinin bile gazete ilanlarıyla aleni bir
şekilde alındığı, teröristin tanık genelkurmay başkanının terör örgütü
kurmaktan sanık olduğu, daha Gezi olaylarında gerek dövülerek, gerek kurşunla
vurularak öldürülen körpecik evlatlarının katillerini bulamayan, bulduklarını da
nefs-i müdafa diye salı veren bir ülkenin şehrine Olimpiyatları vermek demektir.
İstanbul’a Olimpiyatları vermek demek
palalıları, ufacık çocuklara tecavüz edenleri
serbest bırakan fakat daha suçu ne olduğu belli olmayanlara ömür boyu hapis
cezası veren bir yargıya sahip ülkeye olimpiyatları vermek demektir.
İstanbul’a Olimpiyatları vermek demek; “Dekolte giyen kadınlar tecavüzü göze almalı, erkekleri tahrik ettikten
sonra şikâyet edilmesi makul değil” diyen profesörü olan, “Tecavüze uğrayanlar
dert etmesin doğursun, devlet bakar” diyen sağlık bakanı olan, düğünlerde eşinin dans
etmesine izin veren erkeklerin “pezevenk” olduğunu söyleyen müftüsü olan, 75
yaşında kene’den rahmetli olan kadıncağızın cenaze namazını kıldırırken “fuhuş
arttığı için bu tür belaların musallat olduğunu” anlatan imamı olan, şort
giydiği için belediye otobüsünde voleybolcu kızın yumruklandığı,
AKP’li belediyelere evlilik semineri verip, “kadın itaat etmeli, imam nikahlı
çok eşlilik kadınlar için kurtuluştur, yasal olsun” diyenlerin olduğu, “Kocama
bekar arkadaşımı tavsiye ettim, beğeniyorsan üstüme imam nikahıyla alabilirsin
dedim” bile diyen mütedeyyin(!) aile danışmanının ikamet ettiği, terörü
halletmek için Kürt kızlarını “kuma” almamızı öneren belediye başkanının nefes
aldığı, kadın gazetecilere “bacak aranızın fotoğrafını çekip gazeteye bastırsam”
diyen zatın milletin vekili olduğu, bahçesinde kızlı-erkekli oturulan Boğaziçi
üniversitesine “yoldan çıkmamak için” gitmediğini izah eden bakanı olan,
Tüsiad’ın kadın başkanına hitaben “onun gibi düşünenler iktidara gelirse porno
sitelerini serbest bırakabilirler” diyen başbakan yardımcısı bulunan, “Kadın
erkek eşit değildir, yaradılışa ters, kürtaj katliam, sezaryen cinayet,
banklarda kızlı-erkekli oturmayı saygıyla karşılamam” diyen başbakanın
hükümette olduğu bir ülkenin en büyük şehrine Olimpiyat vermek demektir.
İstanbul’a Olimpiyatları vermek demek gece 10’dan sonra alkol
satışının yasak olduğu, havaalanından Sultanahmet’e gitmek isteyen turisti önce
Edirne’ye götürüp sonra geri getiren taksicelerin olduğu, turistik bölgelerinde
4-5 yolcu boyunca taksimetresini kapamayan taksicilerin olduğu, dolmuş
şöförlerinin Schumacher’e taş çıkardığı, adres soran turisti gel hacı 1 bira
içelim bahanesiyle soktuğu barda 5 bin lira hesap getirilen, bir resim çeker
misin diyen Japon turistin kamerasını alıp kaçan insanların yaşadığı şehre
Olimpiyat vermek demektir.
Metro kavramından bir haber insanların yaşadığı, metroymuş
gibi seyahat et pampa aracı olan Metrobüsler’in Winrarlara taş çıkardığı,
yarıştığı şehirlere kıyasla metro hatları şu şekilde olan
Tokyo http://goo.gl/gcjlZt
Madrid http://goo.gl/XE10IX
Istanbul metro+tramvay http://goo.gl/CNH2Kw
bir şehre Olimpiyat vermek demektir. İstanbul’un
Olimpiyatları alması büyük çoğunluğunun her turist kadına potansiyel orospu gözüyle
baktığı, iyi la Olimpiyat olursa ortalık cıbır dolar muhabbetlerinin döndüğü
şehre Olimpiyat vermek demektir.
İstanbul’un dolayısıyla Türkiye’nin olimpiyatları alması 0
sorun politikasıyla iktidara gelmiş ve 0 dostu olan bir dış politika başarısı
gösteren bir iktidara sahip ülkenin olimpiyatları alması demektir.
Suriyelilerin bizden aldığı destekle Suriyelileri vurduğu, buna çok üzülüp Suriyelilere
yardım etmek adına Suriyelileri öldürmek için Amerika ve İsrail başta olmak
üzere dış mihraklardan yardım isteyen iktidarın ülkesinde olimpiyatların
düzenleneceği anlamına gelir 2020 İstanbul.
AVM ve kışla yaptırmayan, ağacına ve parkına sahip çıktığı
için ezilen, çapulcu olarak nitelendirilen, dövülerek, kurşunlanarak öldürülen fakat
buna karşı iktidarın pişkin pişkin ben Erdoğan'ın götünün kılıyım diyenlerle demokrasiye saygı mitinglerini yaptığı ülkenin, U20 futbol şampiyonasında tribünleri dahi dolduramadığını bile
bile Olimpiyata aday olması ve biz çok özgürlükçüyüz, herkese bakın ne kadar da
spora destek veriyoruz propagandası yapması belki bundan 30 sene önce
internetin olmadığı, gazetelerin bile yan şehre bir gün sonra ulaştığı
ortamlarda başarıya ulaşabilirdi. Lakin günümüzde insanların yediği yemekten,
nişan yüzüğünü aldığı kuyumcuya kadar paylaştığı, herkesin herkes hakkında haberdar
olduğu bir ortamda Olimpiyat Komitesi üyelerini aptal yerine koymak tabi yine
bizim aklımıza gelirdi.
İşin ekonomisi ise olayın ayrı boyutu. 2004 Olimpiyatlarını
yapan Atina’nın bir daha belini doğrultamamasını bizatihi gözlemlemiş olarak,
Olimpiyatları olur da alırsak zenginleşecek birkaç patrona karşın (Gezi
olayları bayraktarlarından Ali Koç’un bir anda ben de müslümanım ne olur Olimpiyatları
alalım demesi tam da bu yüzden) Adana’daki, Afyon’daki, Muş’taki vatandaşın ek
vergilerle belini bükecek olmasına kayıtsız kalmak mümkün değil.
Olimpiyatları olur da alırsak bunun salt AKP başarısı ve çalışması olduğu, başarısızlık durumunda sorumlu olarak gösterilecek CEHAPE ve olimpiyatları bir türlü müslümanlara vermeyen IOC’ye eyyyyy IOC biz Olimpiyat düzenlemeyi de iyi bilirizcilerce yapılacak hamaset soslu konuşma eminim bir çoğunuzun gözlerinin önüne gelmiştir.
Ben diyorum ki milyonlarca euro yatırdığımız ve elimize
yüzümüze bulaştırdığımız Formula ortadayken, kendi evimizde düzenlediğimiz
Akdeniz Oyunlarında sırf halterde 8 sporcu doping yapmışken, böyle büyük bir
organizasyonu üstlenmekle zaten çok fazla olmayan uluslararası reklamımızı
zedelemeyelim. Her şey dahil gibi saçma bir sistemle, İstanbul kebab şogüzel
kalitesinde, büyük çocunluğunun sadece ucuz olduğu için ülkemizi tercih ettiği
turistlerden de olmayalım. Lafın özü Dimyat’a pirince giderken eldeki bulgurdan
olmayalım. Ha olur da ülke ve insanları değişir, refah seviyesi ve bilinç artar,
insanların eğitim oranı yükselir, spora ve sporcuya bakış açısı değişir o zaman
2080’de neden olmasın. 2071’leri bu günlerden planlayan Ak gençler için
olabilitesi yüksek bir hedef. Haydi 2080 İstanbul için hep bir ağızdan
hülooooğğğğ.