Icim yaniyor be dostlar, yuregim parcalaniyor, bogazim dugumleniyor. 1, 3, 10 degil tam 97 can. Tam 97 parcalanmis ceset, kimseye dusmanima bile layik görmedigimiz bir ölüm. Bu kacinci peki? Hic mi ders almaz yoneticiler, yoksa ders almak mi istemez?
Aklim dimagim almiyor? Bu kaniksamayi, amactan saptirmayi sindiremiyorum. 97 kisi oldukten sonra cikti kendi ifadesiyle zaruri, gorev askiyla yanip tutusan basbakan, nasil ki Diyarbakir ve Suruc'un faillerini bulduk bunu da bulucagiz dedi. Ayni basbakan bu konusmadan bir gun once secim meydanlarinda sizi hukumetsiz biraktik mi birakmadik degil mi diye oy istedi de konumuz bu degil.
Tarihler 12 Ekimi 2015'i gosterdiginde cok daha da net (!) konustu secim hukumetinin basi, arastirmalarimiz bir kisiyi dolayisiyla bir terorist grubu isaret ediyor dedi. Yani anca bu kadar net konusur bir insan.
Peki kazin ayagi oyle mi, devlet gercekten Diyarbakir ve Suruc bombalarinin sorumlularini buldu mu? Bugunku Ezgi Basaran'in kose yazisindan bazi maddeleri almama musade buyurun:
1) 29 Eylül 2013. İdris Emen imzalı bir Radikal manşeti. O haberde Adıyaman’da cihatçı olmak için giden 4 gençten söz ediyorduk.
2) Bu gençlerden Muhammet Gazi D. Suriye’de evlendiği karısıyla Adıyaman’a döndü. Yıl 2014. Elini kolunu sallaya sallaya dolaşıyordu.
3) Muhammet Gazi D. Adıyaman’da radikal İslamcı gençlerin takıldığı İslam çay ocağında 4 genci daha ikna etti. IŞİD’e katılmaları için örgütledi.
4) O gençlerden biri Orhan G. idi. 5 Haziran 2015’te Diyarbakır mitingine bomba koydu.
5) Orhan G.’nin bir gece önce askerliğini yapmadığı için bir otelde yakalandığı ama serbest bırakıldığı öğrenildi. İşte bombayı o gecenin ertesinde koymuştu. 16 Haziran 2015’te yazdığım yazı şöyle bitiyordu: “Bu olay, ‘Diyarbakır’da bombayı IŞİD’li bir genç patlatmış, fail bulundu’ denip geçilemeyecek kadar mühimdir. Hatta en mühim konumuzdur. Buna dikkat kesilmemiz için daha kanlı eylemler olması mı gerekiyor?”
6) Daha kanlı olaylar oldu. 20 Temmuz 2015’te Suruç’taki bir kültür merkezinin bahçesinde Türkiye’nin her tarafından sosyalist gençler yola çıkmış, Kobani’de yeni bir hayat kurulması için bir araya gelmişti. Feci bir bomba patladı. 32 genç hayatını kaybetti.
7) Suruç’ta bir canlı bombanın kimliği bulundu. Şeyh Abdurrahman A.’ya aitti. 20’li yaşlarda Adıyamanlı bir genç.
8) Şeyh Abdurrahman A., Diyarbakır bombasını patlatan Orhan Gazi D’nin arkadaşı. Adıyaman’daki İslam Çay Ocağı’ndan.
9) 2014’te kapatılan İslam Çay Ocağı’nı kim işletiyordu? 25 yaşlarındaki Yunus Emre A. Diyarbakır bombasını patlatan Orhan Gazi D.’nin yakın arkadaşı, Suruç bombasını patlatan Şeyh Abdurrahman’ın ağabeyi. Yunus Emre A. kayıptı. Bulunamıyordu.
10) Suruç katliamından sonra tüm bu detayları içeren 23 Temmuz 2015 tarihli yazımı şöyle bitirmiştim: “Yeni bir bombalı saldırı tahmin ettiğimizden daha yakın olabilir. Bu kadar tabelaya rağmen yolunu bulamıyorsa bir istihbarat teşkilatı, bundan sonra başımıza gelecek her türlü bu nevi belanın sorumluluğunu boynunda asmış sayılmalıdır.”
**
"Ne oldu? Kürtlerin ve sosyalist gençlerin üçüncü bir araya gelişinde, Ankara’nın göbeğinde iki canlı bomba patladı. Kesin olmamakla birlikte 120’ye yakın vatandaşımızı, arkadaşımızı, kardeşimizi kaybettik.
İktidara yakın gazeteler de dahil olmak üzere bir çok yerde Ankara’daki canlı bombanın Yunus Emre A. olduğuna dair Emniyet kaynaklı bilgiler dolaşıyor. Kesin olarak teyit edilmediği için onun şahsında henüz daha fazla konuşmayalım."
Gelelim benim sindiremedigim, anlamlandiramadigim kisma. Gunlerdir bir cok muhalefet lideri, sivil toplum kurulusu, vatandas tek bir seyi dile getiriyor. Faillerin bulunmasi ve arkasindaki guclerin ortaya cikarilmasi. Hadi diyelim bu eylemi Yunus Emre A. yapti ve arkasindaki guc de Isid, Deas, Deias her ne haltsa o. Ee sonra? Bu olayi ISID'in yaptigini ogrenmemiz neyi degistirecek. Ya da PKK'nin yapmis olmasi. Suclularin yakalanmasi ve adalete teslim edilmesi bir devletin asli gorevi degildir. Asli gorevi suc islenmeden, daha gerceklesmeden engellenmektir. 97 insan oldukten sonra canli bombanin isminin Ali, Hasan ya da Mehmet olmasi arkasinda PKK ya da ISID olmasi neyi degistirir? Getirir mi o 97 cani geri? Kavusturur mu 9 yasindaki yavrusunu anasina? Bir araya getirir mi daha 23'undeki Dilanla sevgilisini tekrar. Neyi degistirir ha neyi degistirir? Bunun siyasi sorumlulugu gerceklestirmediginiz bir istifayla gecse bile ya vicdanlarda actiginiz yara, ya elinize bulasan, yuzlere sicrayan kan?
Davutoglu 12 Ekim'de katildigi NTV canli yayininda ismi bilinen canlı bombaların neden yakalanmadığı ile ilgili soruya şu yanıtı verdi:
"Biliyorsunuz bu, bir eylem hazırlığı içinde ama bunu gerçek bir eyleme dönüştürmedikçe veya elinizde o eylemin olabileceğine dair bir veri olmadıkça tutuklayamazsınız. Türkiye, demokratik bir hukuk devleti. Dese ki savcı, 'Elinde ne delil var'. Bir saat sonra da serbest bırakılabiliyor. Bunda kimse hukuku da suçlayamaz çünkü Türkiye sebepsiz yere insanların tutuklanabileceği bir ülke değil."
Yok istirham ediyorum gulmeyin, cunku bugune kadar kimse ortada delil yokken, sucsuz yere hapis yatmadi. Omru terorle mucadeleyle gecen genelkurmay baskani terorist diye hapse atilmadi, tek bir iddianameyle gazeteciler, askerler, yazarlar tutuklanmadi, yillarca hapis yatmadi, kimi icerde canina kiymadi bu ulkede.
Yine ayni soruyu sorarak bitirmek istiyorum yazimi. Diyelim ki canli bombanin Yunus Emre A. oldugunu buldun patlamis canli bombayi adalete teslim eden Hz. Isa, ee sonra? Ya yiten canlar?