Oncelikle yaklasik 6 aydir gerek kisisel mesgalelerim, gerekse isguzarligim ve tembelligim yuzunden blogumda bazen cok istesem de yazi yazamadim. Bu vesileyle beni okudugunu ve deger verdigini dusundugum arkadaslarimdan ve varsa takipcilerimden ozur dilemeyi kendime bir borc bilirim.
Peki bunca zaman sonra beni tekrar kosar adim yazmaya iten konu ne? Lafi fazla uzatmadan sonda soyleyecegimi basta soyleyim. Islam peygamberi, alemlere rahmet olarak gonderilmis ("(Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik."(Enbiya, 21/107.))
Hz. Muhammed'in (sallallahü aleyhi ve sellem) cenazesine, cenazeyi kildiran Hz. Ali ile birlikte 17 kisinin katilmis olmasi. Yok hayir yanlis duymadiniz, 1 sene once veda hutbesine o zamanki Arabistan nufusunun yarisi olan yaklasik 100-124 bin kisinin katildigi rivayet edilen peygamberimiz Hz. Muhammed'in cenazesine hepi topu 17 kisi katilmis. Peki neden alemlere rahmet olarak gonderilen efendimizin cenazesine olan ilgi ve katilim adeta bir kimsesiz, bir suclu cenazesi seviyesinde kalmis?
Hz. Muhammed Hicret'in 11. yılında Rebiülevvel’in 12’sinde pazartesi günü, miladi takvime göre 8 Haziran 632 tarihinde akşam üzeri vefat etti (rivayete gore). Günlerce süren hastalığının ne olduğu kesin olarak bilinmez. Kimilerine göre hummadır, kimilerine göre sırtındaki urdur, kimilerine göre yüksek tansiyondur, kimileri ise yıllar öncesi ağzına atıp çıkardığı kuvvetli bir zehire sahip koyun etinin etkisidir. En çok humma üzerinde durulur. Uzun süredir hasta olmasına rağmen bu beklenen bir ölüm değildir müslümanlar arasında. Nitekim ölüm haberini duyan Ömer’in buna inanmayıp kılıcını çekerek “Kim Muhammed öldü derse başını vururum” diye haykırdığı söylenir. Ama haberin doğruluğu ortaya çıkınca sinirler gevşer, sakinleşilir. Bu sakinleşmede Ebubekir’in “Her kim Hz. Muhammed’e tapıyorsa, bilsin ki Hz. Muhammed ölmüştür. Her kim Allah’a tapınıyorsa bilsin ki Allah ölümsüzdür ve ebedidir. Her nefis ölümün tadını tadacaktır. Hz. Muhammed de bir insan olarak ölmüştür. Bunu kabul edelim ve sakin olalım” anlamında yaptığı konuşmanın etkili olduğu rivayet edilir. Hz. Muhammed, Hz. Ayşe’nin odasında ölmüştür ve defin hazırlıkları da orada yapılmaya başlar. Hz. Muhammed’in cenazesinin kaç gün yerde kaldığı konusunda değişik rivayetler var. Ancak genel kanı, üç gün yerde kaldığı yönündedir. (İbni Kesir, Büdaye-Nihaye, Hz. Muhammed’in gömüldüğü yer kısmında. 5/292. Burada İmam Ahmet’ten alıntı yapıyor, İmam Malik Muvata, no: 545 Cenâiz kısmı, Taberi Tarih, 11. yılı olayları, 3/216 ve sonrası). Yani peygamber efendimizin o kutsal bedeni 3 gun sureyle gömülmeyi beklemis. Peki neden peygamber efendimiz Hz. Muhammed Mustafa'nin cenazesi 3 gun boyunca bekletilmis?Ünlü İslam tarihçisi Taberi olayı; “İslamiyetle daha çok bütünleşmiş olanlardan bir bölümü (daha saf görünenler, Ali, Abbas, Evs, Usame gibileri) Peygamberin cenazesi ile meşgulken diğer bir bölümü (Ebu Bekir, Ömer, Sad b. Ubade, Ebu Ubeyde, Abdurrahman b. Avf, ibni Hişam gibileri) ise cesedi bırakıp Saide oğullarının çardağında (Sakiyfe) yeni halifenin kim olacağına ilişkin tartışma ve pazarlık içindeydiler” şeklinde aktarıyor. Yani daha peygamber efendimiz gömülmeden Hz. Ebubekir, Hz. Ömer gibi ileri gelenler ortada saltanat, devlet, mal mulk (efendimizin ustunde hic bir mulk yoktu) yokken halife olma telasina dusmusler.
Hz. Muhammed’in Toprağa Verilişi ve Cenaze Törenine Katılanlar:
“Resulullah’ın (s.a.a) tertemiz ve mukaddes cenazesini yıkayan Abbas, Ali b. Ebu Talib, Fazl b. Abbas ve Resulullah’ın (s.a.a) azat ettiği kölesi Salih, Hz. Peygamber’i toprağa verdiler. Sahabîler, Resulullah’ın (s.a.a) cenazesini ailesiyle baş başa bıraktılar. Hz. Peygamber’in gusül, kefen ve defin işiyle bu birkaç kişi uğraştı.” (Tabakat, İbn Sa’d, c.2, k. 2, s.70 ve buna yakın bir ifadeyle el-Bed’u ve’t-Tarih kitabında geçer; Kenzü’l-Ummal, c.4, s.54 ve 60.)
“Resulullah (s.a.s) toprağa verilirken yanında yakınlarından başka kimse yoktu. Ganem Oğulları, evlerinde dinlenirken kürek seslerini duydular.” (Tabakat, İbn Sa’d, c.2, k. 2, s.78.)
“Başka bir rivayete göre, Ali, Abbas Oğulları’ndan Fazl ve Kasım ile Resulullah’ın (s.a.a) Şekra adında azat ettiği kölesi ve bir rivayete göre de Usame b. Zeyd’le birlikte cenaze işiyle uğraştı.” (Ikdu’l-Ferid, c.3, s.61; Zehebî’nin Tarih’inde c.1, s.321, 324 ve 326’da) “Usame’ninde bulunduğu rivayet edilmiştir. Ebu Bekir b. Ebu Kuhafe ve Ömer ibni Hattab Peygamber efendimizin defninde bulunmamışlardı.” (Kenz’ul Ummal c3 s140)
Hz. Aişe der ki: ”Biz Hz Resulullah’ın defninden Çarşamba gecesi, kürek seslerini duyarak haberdar olduk.” (İbni Hişam c4 s342, Tabari c2 s452,485, ibni Kesir c5 s270)
Hz. Aişe’den gelen diğer bir rivayette “Biz Resulullah’ın nereye defnedildiğinden haberdar değildik. Ancak kürek seslerini duyunca defnedilmekte olduğunu anladık” demektedir. (Ahmed b.Hanbel Müsned’de c6 s242 ve 274)
Bu noktada sunu sormak isterim, Muslumanligin ileri gelenleri (basta Hz. Ebubekir, Hz. Omer, Hz. Osman, diger bir ifadeyle ilk 3 halife, olmak uzere) geriye ne bir mulkiyet, ne bir para, ne bir devlet ve ne bir saltanat birakmis peygamber efendimizin cenazesi ortada dururken (anca Carsamba gunu ikindi namazindan sonra aksama dogru defnedilmis, yani 3 gun sicakta beklemis) ne diye iktidar kavgasina dusmusler? Bir yil once veda hutbesine katilan yuz bin kisi nereye kaybolmus?
Gelin bu cenazeye katilmayan yuz bin kisinin akibetini biraz arastiralim. Hz. Muhammed vefat etmeden 15 gun once Arabistan'in farkli yerlerinde bir cok sahte peygamberler turemis. Hz. Muhammed'in olumunu muteakip de Mekke'deki Kuveys, Medine'deki Evs ve Hazrec kabileleri haric Arabistan'in tamami Irtidad (https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0rtidad) etmis yani dinden dönmüs, Islam'i terk etmistir. Peki bu insanlar neden mürted olmus? Buradaki Irtidad kavrami sozluk anlamindaki Islam'i terk edip baska dine gecmekten biraz farkli. Zira bu insanlar biz Allah'a inanmiyoruz, Kuran'i saymiyoruz, Hz. Muhammed'in Allah'in Resul'u olduguna inanmiyoruz, oruc tutmayiz, namaz kilmayiz, hacca gitmeyiz dememisler. Ne demisler peki? Biz Islam'in butun gereklerini kabul ederiz ama zekat yani para vermeyiz demisler. Evet evet yanlis duymadiniz, eger zekat vereceksek biz dinden cikariz demisler.
Hz. Muhammed'in getirdigi zekat ve mulkiyet duzeni farkliydi. Zekat bugun bizim bildigimiz anlamda malinin 40'ta 1'ini fakirlere vermek seklinde degildi. Kisi ihtiyacindan fazlasini fakirlere vermekle yukumluydu. Mulkiyet yoktu, mulk yalnizca Allah'indi. Hani binanin girisine mulk Allah'indir yazip kira 2 ay gecikince ogrencileri kapi disari eden haci dayilarin anladigi seklinde degildi mulkiyet. Insanlar ihtiyacindan fazlasini cuma namazinda en yakin camilere getirir, ihtiyaci olanlar da buradan alirdi. Peygamberimizin getirdigi duzen boyleydi. Eger mal fazlaysa Medine'ye goturulurdu. Fakat yukarda bahsettigim 3 kabile haricindeki tum Arabistan; oruc tutani, namaz kilani, ezan okuyani, basi kapalisi, kuran okuyani biz zekat vermeyiz arkadas demis. Hz. Ebubekir de zekat vermeyeni bu kilicimla keserim demis buna karsilik olarak ve tam 1 yil suren Irtidad savaslari baslamis (https://tr.wikipedia.org/wiki/Ridde_Sava%C5%9Flar%C4%B1). Daha iyi anlamaniz icin tekrar ediyorum, Hz. Ebubekir'in kurdugu 11 tane ordu, biz zekat vermeyiz diyen Araplarla tam bir yil boyunca savasmis. Hz. Muhammed'in cenazesi 5 farkli yerde kucuk kucuk gruplar halinde kilindi, 17 kisi oldugunu nerden biliyorsun diyen gorusler de mevcut ama Irtidad Savaslari'nin yasanmadigini soyleyen tek bir kisi yok. Yani muslumanlar is paraya gelince birakin babalarini, peygamberlerini bile tanimamislar. Bu savasi cok zorlansa da Hz. Ebubekir'in kuvvetleri kazanmis.
Nerden cikti o zaman bu malinin 40'ta 1'ini verme esasina dayanan zekat sekli. 4 halife doneminden sonra Araplar bakmis bu is boyle gitmez, zekat adi altinda her seyimizi vermek zorunda kaliyoruz, bize bir sey kalmiyor butun fikih ve kuran tefsirlerini ele gecirip zekatin seklini degistirmisler.
Lakin Kuran Necm suresi 34. ayet soyle soyler: "Ve a’tâ kalîlen ve ekdâ." Yani "Azini verir cogunu cimrice kendine saklar." Allah Kuran'i Kerim Bakara Suresi 219. ayette soyle buyuruyor: "Yes’elûneke anil hamri vel meysir(meysiri), kul fîhimâ ismun kebîrun ve menâfiu lin nâsi, ve ismuhumâ ekberu min nef’ihimâ ve yes’elûneke mâzâ yunfikûn(yunfikûne) kulil afve, kezâlike yubeyyinullâhu lekumul âyâti leallekum tetefekkerûn(tetefekkerûne)." Anlami: "Sana şaraptan (icki) ve kumardan soruyorlar. De ki: “O ikisinde de hem büyük günah hem de insanlar için (bazı) faydalar vardır. (Fakat) onların günahları, faydalarından daha büyüktür.” Ve sana (Allah için) neyi infâk edeceklerini (vereceklerini) soruyorlar. De ki: “Afv ettiklerinizi (vazgeçtiklerinizi, ihtiyaç fazlasını) (infâk edin).” Allah, âyetleri size işte böyle açıklıyor. Umulur ki böylece siz tefekkür edersiniz (bunlardaki hikmetleri düşünürsünüz)."
Goruldugu uzere Allah (cc) ickinin bile faydalari olabilecegini, fakat zararlarinin daha cok oldugunu, fakat ihtiyac fazlamizi paylamamiz gerektigini emretmis. Nereden cikiyor bu 40'ta 1 o zaman?
Sosyalizm'de yine ayni sekilde var olani paylasma, tek elde toplamama, emege gore mal edinme, yurttaslar arasinda gelir ucurumu yaratmama temellerine dayanir. Bu baglamda Islam sosyalizm ile daha onceki yazilarimda da belirttigim uzere son derece paralellikler tasir.
O gun Araplar mal mulk para pul derdine dusmese, biz zekat vermeyecez diye isyan etmese, Allah rizasini gozetse, fakirlerle malini paylasmaya yanassa, yani sosyalist olsa ya da en azindan paylasimci olsa kimbilir peygamber efendimizin cenazesini 17 degil 170bin kisi kaldiracakti.
En derin saygilarimla,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder