Ben bu yazimda Neset Ertas'in hayat hikayesinden, nerede dogup nerede öldüğünden, kac album cikardigindan falan bahsetmeyecem. Bu bilgiler herkesin malumu, herkesin kolayca ulasacagi seyler. Benim gayem ustanin bilinmeyen yonlerini, benim icin ifade ettiklerini paylasmak. Hala acim kor halinde oldugu icin boluk porcuk, bazen damdan dama atlar gibi yazacaklarim ve edecegim sürç-i lisanlarim icin simdiden affiniza siginiyorum.
Yasim 8 bilemedin 9, Ocak sonu Subat basi, disarisi ayaz, el kesiyor tabiri caizse. Tekne orucundan az biraz hallice oruc tuttugum donemler, ramazan ayinin son ceyregindeyiz artik. Subat tatili oldugu icin kendi capimda oruc tutmama izin var. Sokakta kartopu oynamaktan yorgun dusmus, bize 5 dk mesafedeki teyzemlere gelmisim iftar icin. Mutfakta sofra kurulmus,tabaklara tarhana corbalari dokulmus. Sol yanimdaki fayansin uzerinde duran sofra ve iftar dualarinin turkce meallerini okuma yarismalarinin verdigi ozguvenle bir cirpida bitirmisim. Orucun acilmasina artik sayili dakikalar var. Almanya'daki akrabanin gonderdigi radyoyu kurcaliyorum cocuk halimle. Birkac cizirtili kanaldan sonra net bir ses, soyle haykiriyor Dost elinden gel olmazsa varılmaz, Rızasız bahçenin gülü verilmez, Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez, Gönülden gönüle gider yar oy yar oy yar oy yar. Pur dikkat dinliyorum. Buyulenmisim adeta. Daha once dinledigim muzik tarzlarina pek benzemiyor. Yeni yetme aklimla kelimeleri kafamda tezahur etmeye calisiyorum. Uzerine onca yil egitim aldiktan sonra anlayacagim bir cumle kafamda yankilaniyor. Kalpten kalbe bir yol vardir gorulmez. Olmuyor, basaramiyorum. Gozumde bir kopru hayal ediyorum ii iih kopru degil bu, hani Istanbul'a gittigimiz guzel yollar gibi bisey mi bu yol acaba? Onun da olmadigina kanaat getiriyorum. Bu arada sunucunun sesi duyuluyor evet sevgili TRT FM dinleyicileri Neset Ertas'tan Gonul Dagi'ni dinlediniz. Kafamda yankilaniyor Neset Ertas, Neset Ertas, Neset Ertas. Hayatima yon verecek, bir cok yonden ilham aldigim, iyi gunumu, kotu gunumu, acimi, tatlimi,sevgimi,askimi,hayatimi paylasacagim zat-i muhteremle tanismam boyle oluyor. Sonra arama 2 yillik bir bosluk giriyor bu kara sifatli, ak kalpli insanla arama.
Anadolu liseleri sinavlari gecmis. Bugun bile neden yaptigimi bilmedigim; daha fazla soru yapmak, yaptigim sorulari tekrar etmek yerine bir kagida yaptigim siklari isaretlemisim. Ertesi gun gazeteden kontrol ediyorum. Dogru, yanlis, dogru, yanlis, yanlis, dogru,dogru,yanlis, yanlis. Anlasiliyor artik iyi bir okulu kazanamayacam. 1 sene misket oynayip, pineklememe ragmen inanilmaz bir ozguvenle yapilmis tercihler. Sanirsin odevlerini televizyon karsisinda yapan bu sinifin en yaramaz, en ele avuca sigmaz cocugu arkadaslarinin tabiriyle bir Baran ve Aynstein olarak cagiriliyor. Cagribey son siraya yazilmis. Su ozguven simdi bile yok ya her neyse. Son siradaki tercihe girip girilemeyecegi bile belli degil.Gozler kan canagi. Odadan cikmayan, kendini cizgili battaniyesine yoldas eylemis 11 yasinda bir cocuk.Sonra odaya babam girdi ve yeter agladigin, yarin halanin yanina Izmir'e tatile gidiyoruz dedi. Gozyaslari hemen elbiseye silindi ve babaya kocaman bir opucuk verildi. Hala uzgunum ama artik aglamiyorum. Ve Izmir, guzel Izmir. Sirf ben mutlu olayim, daha fazla uzulmeyim diye altini ustune getiriyoruz. O zamanlar halamin arabasinda eski bir kaset. Uzerinde Selda Bagcan-Mogollar yaziyor. Kadife sesli abla basliyor:
Tatlı dile güler yüze
Doyulur mu doyulur mu
Aşkınan bakışan göze
Doyulur mu doyulur mu
Doyulur mu doyulur mu
Canana kıyılır mı
Cananına kıyanlar
Hakkın kulu sayılır mı
Ne guzel bir sarki diyorum. Baba nolur bidaha dinleyelim. Sonra o laflar dokuluyor babamin iki dudaginin arasindan. Neset Ertas'in parcasi, o daha guzel soyler. Neset Ertas diyorum, hani 2 sene oncenin ramazaninda iftar sofrasinda biraktigim insan. Bir kez daha karsima cikiyor. Bu sefer kolay birakmam ama. Hala nolur bu kaseti bana ver nolur, soz akilli uslu bir cocuk olup, derslerime cok calisacam.
Takiyorum Walkman'ime. Dane dane benlerini, tatli dile guler yuzunu, mapushanelere gunes dogmuyoru dinliyorum. Geri sarip pili bitirmemek icin kaseti kalemle sarip tekrar tekrar dinliyorum. Ayni zamanda soruyorum kendime ne cok Neset Ertas parcasi varmis ya.
Sonra ortaokul yillari basliyor. Ben artik daha hasir nesirim Neset Baba ile. Donem odevi yaptiracam diye bizimkilere bilgisayar da aldirmisim ya, Street Fighterdan vakit buldukca internetten Neset Ertas dinlemeye basliyorum. Artik sevgim farkli bir boyut kazanmis. Bugunun tabiyle level atlamis. Hakkindaki muzik bilgim 3-5 parcasi degil artik. Biliyorum meshur olduktan sonra hastalandigini ve Turkiye'yi terkedip Almanya'ya gittigini. Cocuklarina iyi bir egitim vermek adina orada kaldigini. Bunca yil memleketinden ayri kalip hala bu kadar sevildigini. Dilimize pelesenk olmus bir cok turkuye imza attigini. Turku denilince aklima ilk gelen insan artik. Kalblerimiz arasinda gorunmez bir yol var artik. Sonra servis soforumuz Ekrem amca bir gun bir kasetle geliyor. Uzerinde Neset Ertas yazan. On tarafta oturan gozluklu ve sisman Merve'yi Super FM'i degistirip kaseti takmasina ikna etmem bir cokonata maloluyor. Ama olsun deger ki. Yaz tatili geliyor. Ekrem amca allah askina yaz tatilinde bende kalsin, zaten sen evde dinlemezsin. Ne olur kirmasan su cocugu. Bak valla cok dua ederim sana. Servis parasini geciktirmem. Arkada ziplayip bir daha koltuklara zarar vermem nolur. Bak kaybedersen kulahlari degisiriz ama diyor orta anadolulu servis soforumuz. O yaz pil dayanmiyor Walkman'e. Ogrenci kampina bile yanimda goturuyorum. Dilimde artik pelesenk olmus baska bir eseri. Durup dururken havalandiriyorum cok guzel soyledigime kendimi ikna ettigim turkuyu:
Zahide kurbanım ne olacak halim
Gene bir laf duydum kırıldı belim
Gelenden gidene haber sorayım
Zahide bu hafta oluyor gelin
Hezeli dedeli gönül hezeli
Çiçekdağı da döktü mola gazeli
Dolaştım alemi gurbet gezeli
Bulamadım Zahidemden güzeli
Gurbet ellerinde esirim esir
Zahide kurbanım hep bende kısır
Eğer anan seni bana verirse
Nemize yetmiyor bu ev kadar hasır
Sahilde, banyoda, yururken. Hep ayni isim, daha once hic tanismadigim o kadin Zahide. Kamp ertesi gun bitecek, son gun. Sahnede mudur, elinde mikrofon. Arkadaslar bisey sormak istiyorum diye soze giriyor. Bugun kaldiginiz yerde dolasirken turku soyleyen birine denk geldim. Kimdi o Zahidem'i soyleyen. Cit cikmiyor yuzlerce kisiden. Herkeste bir tedirginlik. Bir cesaretle elimi kaldiriyorum. Demek sendin diyor mudur, gel burda soyle de herkes duysun. Iyi de beni banyo fayanslarindan baska kimse dinlemedi ki bu gune kadar, ya annem gibi oglum sus komsular rahatsiz olucak derlerse. Herkes bana bakiyor, cikmamak da olmaz. Ufak adimlarla sahneye yuruyorum. Sahnedeyim... Hayatimda bu kadar kalabaliga karsi hic konusma yapmamisim. Elime mikrofonu uzatiyorlar. Insanlar yuzume bakiyor. Kizariyorum ama yapacak bisey yok. Sonra gozlerimi kapatip yine ayni sozleri fisildiyorum.Zahide... Stresle mucadele etmeyi, topluluga hitap etmeyi, cesaretimi toplamayi da yine senden ogreniyorum o vakit.
O ara en son isteyecegim sey oluyor. Ekrem amcanin kasetini kaybediyorum. Kaybettigime mi uzuleyim yoksa Ekrem amcaya ne diyecegime mi bilemiyorum. Annemden yine bilindik bir tepki, ben ne bileyim nerde, nereye koyduysan ordadir. Okul aciliyor, servise biniyorum. Getirdin mi oglum kaseti diyor Ekrem amca. Basim onumde, cok utaniyorum.Sey diyebiliyorum, ben onu kaybettim. Iyi bok yedin, ben zaten biliyordum boyle olacagini. Soz ama diyorum aynisindan alicam sana. 2 ay servis parasini vermesem boyle tepki vermezdi heralde diyorum.
Ardindan biraz daha buyuyorum. Universite yillari artik. Herseye ulasmak daha kolay. Evde internetim bile var. Mp3, daha sonra gelen Youtube herseyi kolaylastiriyor. Degismeyen tek sey Neset Baba'nin hayatimdaki yeri. Bazen bir sinavdan kotu aliyorum: Yazımı kışa çevirdin, Karlar yağdı başa diyorum. Bir kiza sevdalaniyorum: Sevda olmasaydı da, Gönüle dolmasaydı, Dünya neye yarardı, Güzeli olmasaydı diyorum. Sevdama karsilik vermiyor: Sevda gitmiyor ser de amanın Leyla... Düşürdün beni derde de söyle yarim söyle diyorum. Tekrar bir guzele tutulunca:
Dane dane benleri var yüzünde
Can alıcı bakışları yüzünde
Binbir dat var edasında nazında
Dünyada yardan datlı var mola
Sallanı sallanı giden yar mola
Küpeleri yar düşer kulaktan
Zülüfleri tel tel olmuş yanaktan
Ağzı seker bal akıyo dudaktan
Dünyada yardan datlı var mola
Sallanı sallanı giden yar mola
Ağır barhanası vardır elinde
Dallı kelam gelir yarin dilinde
Kemer olam sevdiğimin belinde
Dünyada yardan datlı var mola
Sallanı sallanı giden yar mola
ve daha sonra
Ne güzel yaratmış seni yaradan
Esmesin sevdiğim yeller incitir
Güzelsin sevdiğim gülden goncadan
Uzanmasın sana yar yar eller incitir
Kirpiklerin oktur kaşın yay kimi
Gözlerin aklımı etti zay gimi
Cemalin güneşe benzer yüzün ay gimi
Değmesin zülüfler yar yar teller incitir
diyorum. Eve gidip yalniz kalinca: Aşkın beni deleyledi, Yaktı yaktı kül eyledi, El alemi kul eyledi, Yar beni beni diyorum. Araya mesafe giriyor basliyorum bu sefer: Yare gidem yare gidem,Yareliyim nere gidem, Bu derdimin dermanını, Almaya ben yare gidem. O kisinin benim icin dogru insan olmadigina karar veriyorum: Cahildim dünyanın rengine kandım, Hayale aldandım boşuna yandım, Seni ilelebet benimsin sandım. Arada benim de hatalarim oluyor:
Bilemedim kıymatını kadrini
Hata benim günah benim suç benim
Eliminen içtim derdim zehrini
Hata benim günah benim suç benim
Birgünden bir güne sormadım seni
Körümüş gözlerim görmedim seni
Boşa mecnun eylemişim ben beni
Hata benim günah benim suç benim
Melankolik oluyorum, umutsuzluga kapiliyorum, dogru insani bulamayacagima inaniyorum:
Küstürdüm gönlümü güldüremedim
Baharım güz oldu yazım kış oldu
Gönüle yarimi bulduramadım
Baharım güz oldu yazım kış oldu
Şu fani dünyada murad almadan
Eller gibi şad olup da gülmeden
Ellerin bağında gülü solmadan
Baharım güz oldu yazım kış oldu
Tam umudumu kaybettigim bir zamanda bir baskasi karsima cikiyor: Kaşların karasına, Kurbanım arasına, Ancak sen melhem olun, Göynümün yarasına diyorum. Geciyor zaman, galiba bu da dogru insan degil benim icin. Hadi lan bu aksam biraz efkar dagitalim moralim bozuk diyorum:Şad olup gülmedim de eller içinde, Soldu benim gülüm güller içinde, Bir bahtı karalıyım oy kullar içinde, Gitti yarim gurbet elden gelmedi. Dugunlere gidip seninle gerdan kiriyorum, moral buluyorum:
Sallan boyuna bakayim
Elmas kupeler takayim
Egil gerdandan opeyim
Uc o yandan bes bu yandan
Bir de gonul yaylasindan
Uzun lafin kisasi senin turkulerinle seviniyor, senin turkulerinle uzuluyor, senin turkulerinle efkarlaniyor, senin turkulerinle asik oluyor, senin turkulerinle ayrilip, yine senin turkulerinle efkar dagitiyorum. Hayatimin merkezinde, tanismadigim, canli dinlemedigim ama bir o kadar da iyi tanidigim bir akrabam gibi yakinim gibi yerini aliyorsun.
Uzerine biraz daha arastirma yapip seninle ilgili bilgi topluyor, hakkindaki belgeselleri (Bozkirin Tezenesi, Garip) izliyorum. Artik Turkiye'ye donmussun daha yakindan takip ediyorum. Hakkinda anlatilan hikayeleri dinliyorum.
Mesela vakti zamaninda Kirsehir'de bir dugune gitmissin. Saz calan sarkiciyla araniz limoni. Adam dugun sahibinin istegini yerine getirmiyor ve ben Neset Ertas'tan turku calmam diyor.Agir agir yerinden dogrulup adamin karsisina dikiliyorsun. Ne benden, ne de babamdan bir sey calacaksin cal bakalim simdi diyorsun. Adam oylece kalakaliyor, calacak bisey bulamiyor.
Suleyman Demirel zamaninda devlet sanatcisi yapmak istiyorlar Neset Ertas'i.
O ise bu olaya su sozlerle cevap veriyor; "O dönem Süleyman Demirel cumhurbaşkanıydı. Devlet sanatçılığı bana teklif edildi. Ben, 'hepimiz bu devletin sanatçısıyız, ayrıca bir devlet sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık geliyor' diyerek teklifi kabul etmedim. Ben halkın sanatçısı olarak kalırsam benim için en büyük mutluluk bu. Şimdiye kadar devletten bir kuruş almadım, bir tek TBMM tarafından üstün hizmet ödülünü kabul ettim. Onu da bu kültüre hizmet eden ecdatlarımız adına aldım." diyerek geri çeviriyor.
Kirsehirliler Neset Dayi derler ona, anne kardesidir o. Babasi Muharrem Ertas ayri bi sevilir heykeli bile vardir. Istiklal marsini kim yazdi diye sormuslar Kirsehirli koylulere "Neset'in yasi kucuktur yazsa yazsa babasi Muharrem Ertas yazmistir" demisler, baska bildigimiz yoktur.
Yaptigin tum halk konserlerini bedava yaptin. Fakirin cebinde bir cugara parasi var ona da goz mu dikelim derdin. Bir konserin sirasinda bir dal sigara istedin, sahneye yuzlerce paket yagdi.
Amerika'da olsa bu kadar eserle Elvis Presley kadar zengin olurdu denilen insanin 1 tane evi, 1 tane apartmani vardi bunca yillik emeklerine ragmen.
2000 yilinda yaklasik 30 yil aradan sonra Almanya'dan yurda donuyor ve Harbiye acik hava tiyatrosunda ilk konserini verirken ayakta alkislaniyordu buyuk ozan. "Ayaginizin turabi, gonullerinizin hizmetcisiyim".
Saygisizlik olmasin, ceketimi cikartabilir miyim?
Bu nasil bir saygi, nasil bir gorgu, nasil bir yuce gonulluluktur.
Sonra gurbet yillari basliyor benim icin. Yine en buyuk destekcim Nesedim. O dort duvar arasinda tek basima kaldigim zamanlarda yoldasim, sirdasim, dert arkadasim. Artik bir akrabadan bile yakin bana. Her gun mutlaka sesini duymaya calistigim 2 insandan biri. Dersler mi zor geldi, kiz arkadasimdan mi ayrildim, ailemi mi ozledim, tez yazarken bunaliyor muyum, gurbette yasamak dayanilmaz mi; bunlari paylastigim yegane insandi Neset Ertas.
Hollanda yillari bitince artik amac Turkiye'ye gitmek. Ama olmuyor, istenilen gerceklesmiyor ve yolum Avusturya'ya dusuyor.
Yinede hayatimda Nesedimin yerine ve onemine dair degisen pek bir sey yok. Calisirken bile kulagimda yine o var. Gunlerden bir gun yine kulagimda kusturdum gonlumu varken, eksi sozluge bakiyorum. Sol framede Neset Ertas (14) yaziyor. Icim ciz etti, acaba mi dedim sonra allah gostermesin diye gecistirdim. Hasta oldugunu biliyordum, yaslandigi herkesin malumuydu ama yakistiramiyordum iste. Daha bir kez bile canli dinliyememistim hem. Sonra korka korka tikladim. Komada oldugu, Izmir'de yattigi, durumunun kritik oldugu yaziyordu. O an icimden bir parca koptu. Son 15 yilimda hayatimin en onemli anlarinda yanimda olan insan olum dosegindeydi. Dayanilmaz bir aci hissettim yuregimde. Daha elini opecek, helallik isteyecek, dizinin dibinde turku dinleyecektim. Nasip olmadi. Ertesi gun Izmir'de kaldirildigi hastanede 25 Eylul'de hayatini kaybetti Neset Ertas. Ardinda buyuk bir miras birakarak aramizdan ayrildi. Yerini kimse dolduramayacak. Senin acini bile seni dinleyerek hafifletmeye calisan birini birakarak gittin be Nesedim. Allah mekanini cennet bahceleri eylesin, gani gani rahmet eylesin. Cennette yine tezenenle muzik ziyafetleri ver insallah.
Bir cimentoydu Neset Ertas; sagcisi-solcusu, fakiri-zengini, dindari-dinsizi, sarisini-esmeri, alevisi-sunnisi, yaslisi-genci, kadini-erkegini birbirine baglayan bir cimento. Her kesimden, her yastan, her gorusten seveni vardi. Onu tanimayanlar bile onu ailesinden biri bellemisti. Son ozanda kaydi gitti aramizdan. Arkasinda gozu yasli milyonlar birakarak gitti.
Son olarak:
Bu ayrılık sana da mı kar etti
Ağla sazım ağlanacak zamandır
Bu hasretlik her günümü zay etti
Ağla sazım ağlanacak zamandır
Zalım felek çilesini doyurdu
Terkettirdi bana sılayı yurdu
Çetindir çekilmez ayrılık derdi
Ağla sazım ağlanacak zamandır
Soldu gönlümdeki al yeşil bağlar
Hasret ateş olmuş yüreğim dağlar
Her nerde gördüysem garipler ağlar
Ağla sazım ağlanacak zamandır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder